İnsan Çağında Tarım: Zorluklar&Fırsatlar
27.10.2022 / Konferans / Seminer

Hacettepe Üniversitesi ev sahipliğinde, “İnsan Çağında Tarım: Zorluklar ve Fırsatlar” Konferansının 27-28 Ekim 2022 tarihlerinde çevrim içi olarak yapılması planlanmaktadır.

İlgili yazın incelendiğinde, araştırmacıların çoğunlukla tarım ürünlerinin korunması ve daha verimli tarım alanları yaratılmasına odaklandıkları, bir anlamda tarım ile ilgili konuları oldukça dar bir bakış açısıyla ele aldıkları görülmektedir. Söz konusu araştırma konularının önemi inkâr edilmese de, günümüzde tarımsal sorunların daha geniş bir perspektiften ele alınması acil bir ihtiyaçtır. Tarımla ilgili konularda, ekonomi, işletme ve uluslararası ilişkiler uzmanlık alanları çerçevesinde dikkate alınması gereken önemli boşluklar olduğuna inanıyoruz. Bu amaçla, kırsal kalkınma, tarımsal yönetim (ürün standardizasyonu, lojistik, tüketici davranışı, finans, tedarik zinciri yönetimi alt başlıklarıyla), inovasyon, dijital tarım, iklim değişikliği ve gıda güvenliği gibi çeşitli konuları kapsayan geniş çaplı bir konferans düzenlemeyi planlıyoruz. Konferansın akademik katkısını arttırmak için hakem sürecinden geçmiş, nitelikli makaleler, Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisinde özel sayı olarak yayınlanacaktır (https://dergipark.org.tr/tr/pub/huniibf).

Bu çerçevede, araştırmacıları sürdürülebilir tarım işletmeciliği stratejileri ve gıda sistemleri konusunda özgün araştırma önerilerini sunmak üzere 27-28 Ekim 2022 tarihlerinde çevrim içi olarak, Hacettepe Üniversitesi ev sahipliğinde yapılması planlanan   “İnsan Çağında Tarım: Zorluklar ve Fırsatlar” Konferansına davet ediyoruz.
Konferans aşağıdaki konu başlıklarını içermektedir:

Tarımda Ekonomi
Ekonomik kalkınma deneyimleri ve kalkınma sürecinde sanayi ve hizmet sektörlerinin artan önemi dikkate alındığında, tarım sektörünün milli gelir ve istihdam içindeki payının azalması beklenmektedir. Ancak, 1990'lı yıllardan itibaren tüm ekonomilerde etkisini gösteren küreselleşme dinamiklerine bağlı olarak bu eğilimin, gelişmekte olan ülkeler için geçerliliği sorgulanmaktadır. Nitekim bu ülkelerdeki ekonomik ve sosyal göstergelerdeki değişimlerden, gelişmekte olan ülkelerin önemli bir kısmı için tarım sektörünün öneminin azalmak yerine arttığı anlaşılmaktadır. Sorun Türkiye açısından ele alınırsa, tarım sektöründe yaşanan üretim ve istihdam sorunları başta gıda fiyatlarındaki artış olmak üzere makroekonomik değişkenleri olumsuz etkilemeye devam etmektedir. Bu durum sadece kırsal kesimde yaşayanları değil, kentlerde yaşayanların da refah düzeyini derinden etkilemektedir. Bu nedenle ekonomi politika yapıcıları için, tarım sektöründeki ekonomi dinamiklerinin “yeni tarım sorunu” başlığı altında yeniden gözden geçirilmesi bir zorunluluk haline gelmiştir.

Günümüzde "tarım sorunları", önceki dönemlerden farklı olarak çok boyutlu bir hale gelmiştir. Söz konusu çok boyutluluğun arkasında, tüm ekonomilerin ticarete açık olması nedeniyle sorunların küresel bir niteliğe sahip olması ve problemlerin çözümü için iklim ve çevre gibi ortak faktörlerin dikkate alınması gerekliliği yer almaktadır. Bu nedenle tarımsal sorunların çözümünde geçmişte olduğu gibi sadece iç koşulların değil, dış koşulların da değerlendirilmesi gerekmektedir. Düzenlenecek konferansta, Türkiye'de mevcut tarım sorununa neden olan ekonomik faktörlerin, iklim, çevre, göç gibi farklı akademik disiplinlerin temaları çerçevesinde tartışılması hedeflenmektedir. Böylece Türk tarımının mevcut sorunlarının sadece ekonomik bakış açısıyla değil, farklı sosyal boyutların da dikkate alındığı farklı akademik disiplinlerden katılımcıların bakış açısıyla ele alınması ve mevcut yazına katkı sağlanması amaçlanmaktadır.

Tarımda Politika
Gıda Güvenliği kapsamında, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri çerçevesinde politik ekonomi yaklaşımları ve tarım politikalarının değerlendirilmesi planlanmaktadır. Bu çerçevede, gıdaların uluslararası/bölgesel dağılımını etkileyen politik faktörlerin ve dağıtım başarısızlıklarının tartışılması; gıdanın uluslararası/bölgesel ölçekte daha adil dağılımı için tarımsal ticaret ve balıkçılık politikalarına yönelik öneriler getirilmesi amaçlanmaktadır. Gıda Güvenliği bağlamında, genel olarak gıda güvenliğine yeni yaklaşımlar, uluslararası tarımsal yatırımlar, gıda egemenliği, göç, verimli toprakların terk edilmesi ve üretimin gıda dışı ürünlere geçişine ilişkin konulara odaklanılması hedeflenmektedir.

Tarım İşletmeciliği
Tarımsal üretim, dağıtım ve pazarlamanın herhangi bir bölümünde yer alan işletmeler, diğer alanlarda faaliyet gösteren işletmeler ile benzer iş süreçleri yürütmektedirler. Her gün en temel insan ihtiyaçlarını karşılayan tarım sektörü, ülkelerin ekonomik büyümesine katkı sağlayacak büyük bir potansiyele sahiptir. Küresel ekonomideki vazgeçilmez rolü ile sektörün büyüklüğü sadece arazinin büyüklüğüne değil, yarattığı ekonomik değerin büyüklüğüne de bağlıdır. Nitekim Dünyanın en büyük ihracatçılarından biri olan Hollanda, nispeten daha küçük arazisiyle bunun kanıtıdır.

Birçok iş sektöründe olduğu gibi, tarımda da başarının anahtarı, çiftlikten tüketici düzeyine kadar verimli ve etkin operasyonlar tasarlamaktan geçmektedir. Çiftçilerden hükümetlere kadar çeşitli paydaşlar mikro ve makro düzeyde tarımsal üretim ve dağıtım sürecinde yer almaktadır. Biyolojik çevre ile de yakından ilişkili olduğundan, etkili tarım sistemleri oluşturmak için ekonomik sürdürülebilirliğin yanı sıra çevresel sürdürülebilirlik de dikkate alınması gereken bir diğer önemli konudur. Diğer bir deyişle, hem ekonomik hem de çevresel anlamda etkin, verimli ve sürdürülebilir bir tarımsal tedarik zincirinin arkasında uzun vadeli başarı yatmaktadır. Bu nedenle stratejik yönetimden pazarlamaya, operasyon yönetiminden insan kaynakları yönetimine uzanan farklı işletme fonksiyonları, tarım işletmeleri ve tarım işletmeciliği konusunda yapılan araştırmaları sektörün kendi iç dinamikleri ve özellikleri çerçevesinde özgül bir şekilde etkilemektedir.
Gıda ve tarım ürünlerinin tedarik zinciri yönetimi, çiftlikten sofraya gerekli süreçlerde karşılaşılan ve aşağıdaki gibi özetlenen özel konuların dikkate alınmasını gerektirmektedir: (i) ürünler bozulabilirdir, bu nedenle gıda kaybı ve israfı, tedarik zincirinin herhangi bir yerinde, üretimden veya malların müşteriye ulaşmasından kaynaklanmaktadır, (ii) ürün kalitesi, üretim, depolama ve dağıtım dahil olmak üzere tedarik zincirinin her aşamasında etkilenebilmektedir; ve (iii) özellikle gıda ürünlerinin genellikle her tedarik zinciri aşamasında işlenmesi ve farklı sıcaklık seviyelerinde tutulması gerekmektedir, bu da süreçlerin yönetimini zorlaştırmaktadır. Bozulabilirlikle ilgili zorlukların yanı sıra, gıdanın çevresel (örn. karbon ayak izi, üretim ve tüketim arasındaki mesafe, enerji kullanımı vb.) ve sosyal (örn. çocuk işçiliği, yerel tüketim, ürün israfı, gıda güvenliği vb.) dışsallıkları ve gıda ve tarım tedarik zincirleri, uygulayıcılar ve araştırmacılar tarafından konuya gösterilen ilginin artmasına neden olmaktadır. Bahsedilen bu zorluklar, ekonomik faktörleri çevresel ve sosyal kaygılarla dengeleyebilen yenilikçi tedarik zinciri ve lojistik sistemlerinin geliştirilmesini gerektirmektedir.

Son on yılda, gıda tedarik zinciri sistemleri, Sürdürülebilir Gıda Tedarik Zinciri Yönetiminden, mevcut kaynakların daha iyi kullanılmasını ve üretkenlik kazanımlarını elde etmek için dijital teknolojilerin kullanımını içeren Sürdürülebilir Gıda Tedarik Zinciri Yönetimi 4.0'a geçişi içerecek şekilde genişlemiştir. Bu çerçevede, teknolojik gelişmeler, tedarik zinciri aktörlerinin gıda israfını azaltma ve koruma konusunda da ilerleme kaydetmesini sağlamaktadır. Nitekim gelecekte, soğuk zincir, sıcaklık ve kalite kontrollü taşımacılık, gıda güvenliği, gıda takibi, sürdürülebilir lojistik, gıda ve tarımda dijital teknolojilerin kullanımı, gıda tedarik zincirlerinde yatay ve dikey iş birliği, gıda tedarik zinciri aksaklıkları (Covid 19, doğal afetler, savaşlar vb.), operasyonel, taktik veya stratejik tarımsal gıda tedarik zinciri sorunlarını ele alan araştırmaların artacağı düşünülmektedir.

Mevcut tarım-gıda tedarik zinciri dinamikleriyle uyumlu gelişmiş karar destek modellerinin, dijital teknolojilerden yararlanan Sürdürülebilir Tarım-Gıda Tedarik Zinciri Yönetiminin geliştirilmesine katkıda bulunabileceğine inanılmaktadır.

Tarımsal ürünün, üretiminden sonraki en önemli ve en temel aşamalarından biri, ürünün piyasaya arzı ve tüketici ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. Bu nedenle doğru pazarlama yöntemlerini belirlemek, tarım işletmeciliği için çok önemlidir. Çoğu durumda, katma değerli tarım ürünlerinin standardizasyonu, paketleme, markalaşma, üretici ile tüketici ve tedarik zinciri arasında doğru iletişim sisteminin kurulması, ürünlere yönelik pazarlama faaliyetlerinin başarısını arttıran, sürdürülebilir tarım ve gıda politikasının itici güçleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Doğrudan ve dolaylı pazarlama kanallarının, tarımsal ürünlerin pazarlanmasında iki farklı alternatif yöntem olarak ele alınabileceği, bu çerçevede, tarım turizmi, turizmin tarım sektöründe talebi teşvik etme, yerel ürünlerin kullanımını güçlendirmenin yanı sıra sağlıklı ve besleyici gıdaları teşvik etme yeteneğine sahip olduğu tarım ürünlerinin doğrudan pazarlama seçenekleri olarak kullanılabileceği düşünülmektedir. Bu nedenle, gelecekte tarım turizmi politikaları üzerinde çalışmanın önemli olabileceği düşünülmektedir.